• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.224632.3537
Euro34.609234.7479

Ruşen Bey

23/03/2022

Ruşen Bey

Çivril'de eğitim ve öğretim yaşamının günümüzdeki seviyeye gelebilmesi için pek çok kişinin geçmişte emek sarf ettiğini, kafa yorduğunu görüyoruz. Bu kişiler yerine göre ya bir tarihi şahsiyet ya durumu iyi bir eşraf ya da mesleği gereği bir öğretmen olabiliyor. Yazımın başlığında adı geçen öğretmenimizin yaptıklarına değinmeden önce konunundaha iyi anlaşılabilmesi için hemen Cumhuriyet öncesi Çivril'de ki Eğitim-Öğretim durumundan kısaca söz etmek istiyorum
Osmanlı'nın son dönemlerinde Eğitim işleri Maarif komisyonları tarafından yürütülüyordu. Bu maksatla Şeyhlü(Çivril) Nahiyesinde de Maarif Komisyonu kurulmuş Başkanlığına da Çivril Redif Taburu Komutanı Binbaşı Mehmet Salim Efendi getirilmiştir. 1902 yılından itibaren ise 1907 yılına kadar Başkanlığı Çorbacıoğlu Mehmet Ali Ağa sürdürmüştür.
1891-1892 Eğitim- Öğretim döneminde 1 (bir) tanesi Çivril Merkez de olmak üzere ŞeyhlüNahiyesinde toplam 40 tane İlkokul (İptidai Mektep) bulunuyordu. Bu okulların tamamında 1506 öğrenci okumakta olup, bunların %65 i (975 kişi ) erkek ,%35 i (531 kişi ) kız öğrenciden oluşuyordu.
Çivril, 2 Haziran 1914’te Afyon’a bağlı kaza (İlçe) haline getirilmiştir. Bu tarihte de İlçe merkezinde 1 İptidai Mektep (İlkokul ) vardı. 1 öğretmeni bulunan bu mektebin 84 erkek, 22 kız olmak üzere toplam 106 öğrencisi vardı. Öğrenciler, bugünkü Çarşı Cami’in karşısında bulunan imkânları yetersiz olan eski bir binada eğitim görüyordu.
6 Mayıs 1920 de Çivril'e gelen Demirci Mehmet Efeye o günün ileri gelenleri İlk mektebin yeterli olmadığını yeni bir okulun yapılması gerektiği talebini iletirler. Bunun üzerine köylere haber salınıp yardımlar toplanır ve imece usulü ile 1920 yılının yaz aylarında yeni okulun yapımına başlanır.
1 Nisan 1921 de başlayan Çivril'in Yunanlılar tarafından işgali üzerine, inşaat yarım kalır ve zafer kazanılıp Cumhuriyet ilan edildikten sonra inşasına yeniden başlanır. Okul 1926 yılında "Numune Mektebi" adı ile eğitime açılır.
Görüldüğü gibi Çivril halkı güzel bir dayanışma örneği vererek varlığı günümüze kadar ulaşan okulu yapmış, Çivril’in eğitim yaşamına kazandırmıştır. Bu dayanışma örneği ilerisi için Çivril'in eğitim yaşamında adeta bir çoban ateşi olmuştur. Bu ateş hiç kesintiye uğramadan günümüze kadar ulaşmıştır. Demirci Mehmet Efe'nin çaktığı bu kıvılcım daha sonraları RuşenBey’in, İsmail Özcan'ın Kadir Kameroğlu'nun, Atasay Kamer’in, Selami Özel ve diğer eğitim gönüllülerinin elinde birer meşaleye dönüşmüştür.
İşte bu eğitim ateşini harlayan, güçlendiren kişilerden biri de öğretmen Ruşen Önal'dır.
Halk arasında daha çok Ruşen Bey olarak bilinen Ruşen Önal 1915 Sivas -Zara doğumludur. 2 kız, 3 erkek olmak üzere toplam 5 kardeştirler. Babası silah altına alınıp cepheye çağırılınca oğlu Ruşen'i Çorum - İskilip’teki akrabalarının yanına bırakır. Bu ailede Ruşen’i önce ilk mektepte okutur. İlk Mektebi bitiren Ruşen daha sonra İstanbul yatılı Muallim Mektebine gider. Buradan öğretmen olarak mezun olan Ruşen, ilk görev yeri olan Çivril Numune Mektebine tayin olur.1933 yılında adı 30 Ağustos İlkokulu olarak değişecek olan bu okul İlçe Merkezinde bulunan tek okuldur.
Genç Cumhuriyetin, Genç Öğretmeni Ruşen Bey
Ülkemiz düşman işgalinden kurtulmuş, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşunun üzerinden henüz daha 5-6 yıl geçmiştir. Ülkede her şey yenidir. Devrimler yeri ve zamanı geldikçe Peyderpey yapılmakta, bir bir yaşamageçirilmektedir. Sözü edilen dönemde Çivril İlçe nüfusunda okuma -yazma bilen erkeklerin oranı %9.7, kadınların ise %0.6 dır.
Ruşen Bey göreve başladığında çalıştığı okul eğitim-öğretime başlayalı henüz birkaç yıl olmuştur.
O yüzden okulun ders araç gereçleri eksik olup hiçbir şey yerine oturmamıştır. Ruşen Bey becerikli ve girişken biridir. Çivril halkıyla kısa zamanda diyalog kurmuş, kendisini sevip saydırmıştır. Böyle olunca diğer öğretmen arkadaşlarıyla birlikte okulun ihtiyaçlarını gidermeye başlamışdır.
Yaptıklarıyla Çivril'in bir evladı gibi kabul görmeye başlayan Ruşen Bey, Çivril'in varlıklı ailelerinden olan Mehmet Kulalı'nın kızı Ayşe ile evlenir. Bu evliliklerinden çocukları olmaz. Bunun üzerine ablası Pamuk'un kızı Gülbahar’ı beslengi olarak yanına alır. Daha sonra ise Gülbahar'ı resmi olarak evlat edinir. 1934 yılında soyadı kanunun çıkması üzerine ÖNAL soyadını alan Ruşen Bey’in medeni halinde bu değişiklikler yaşanırken, o yine Çivril halkının eğitimi için çalışmaya, kafa yormaya devam etmektedir. İlçede İlkokul dışında başka bir okul yoktur. Onun için İlkokulu bitirenin bir bakıma eğitim hayatı da bitmektedir. Okumak isteyenler ise ya Denizli merkeze ya da yakın ilçelere gitmek zorundadır. Ekonomik sıkıntılar olduğu için bu da çoğu aile için mümkün olmamaktadır. Köy Enstitülerini kazanıp gitmekte kolay bir iş değildir.
Bunun üzerine Ruşen Bey'in öncülüğünde gerekli çalışmalar yapılır ve 1948 yılında Özel Çivril Ortaokulu açılır. 30 Ağustos İlkokulu'nun hemen yakınında bulunan bir binada Eğitim - Öğretime başlanır. Özel Okullar Statüsünde olan bu okul devletten hiç bir ödenek almadan tüm ihtiyaçlarını öğrencilerden alınan ücretle karşılamıştır. Özel Çivril Ortaokulu’na ilk kayıt yaptıranlar 38 erkek, 6 kız olmak üzere 44 öğrenci olmuştur. Hepsi gündüzlü olan bu öğrencilerin 41'i İngilizce derslerini takip etmiştir. Yeni açıldığı için tek sınıfı olan Ortaokulda 5 öğretmen bulunuyordu.
İlk yıl Özel Okul Statüsünde olan okul ikinci yılında Devlet Okulukapsamına alınmıştır.1949-1950 Eğitim-Öğretim yılında yeni kayıt yaptıran 46 erkek, 2 kız olmak üzere 48 öğrenci olmuştur. Üçüncü yılında, 1950-1951 Eğitim-Öğretim yılında ise toplam 52 öğrenci kayıt yaptırmış olup bunun 50’si erkek, 2'si kız öğrencidir. Bu öğretim yılının sonunda Çivril Ortaokulu ilk mezunlarını vermiştir. Bu dönemde 6 öğrenci mezun olup diploma alamaya hak kazanmıştır. Sökmen köyünden 1933 doğumlu Hasan Karagöz’de bu mezun öğrencilerden biri olup İzmir’de yaşamaktadır.5
Çivril Ortaokulu ilk mezunlarını vermiştir fakat aradan 3 yıl geçmesine rağmen hala okulun bir binası yoktur. Eğitim-öğretim 30 Ağustos İlkokulu yakınındaki evden bozma oluşturulan sınıflarda devam etmektedir. Bunun üzerine ortaokulda matematik derslerine de girmeye başlayan Ruşen Öğretmen yeni bir binanın yapılması için öncülük etmeye başlar. Bu amaçla arkadaşları ile birlikte imece usulü bir okul yapmak için yardım kampanyası başlatır
1951 yılında başlatılan bu kampanya ile önce ilçe merkezinde bulunan esnaf ve hatırı sayılır kişiler dolaşılır. Onlara durum anlatılır. O tarihlerde Çivril küçük bir kasaba görünümündedir. Herkes birbirini tanımaktadır. Okul binasına olan ihtiyacı da halk yakından görüyordu. O nedenle kampanya kolay kabul görmeye başladı. Para verenden para, arpa, buğday vb. verenden ise bu ürünler alınıp paraya çevriliyordu.
Daha sonraları köylere çıkılmaya başlanır. Pek çok köyden ortaokula gelen öğrenci olduğu için köy halkı da bu çalışmayı benimseyip hemen katkı koymaya başlamıştır. Köylerden koyun, kuzu, inek, dana gibi hayvan bağışları da oluyordu. Burada konu ile ilgili olarak Yücel Güngör6 öğretmenin paylaştığı bir anıyı aktarmak istiyorum:Ruşen hocamlar yine bir gün yardım toplamak için köylere çıkarlar. Hatırlayabildiğim kadarıyla Bulkaz ya da Cabar köyünden bir dana bağışı yapılır. O zamanlarda şimdiki gibi ulaşım aracı falan yoktur. Birkaç arkadaşı ile beraber danayı önlerine katıp Çivril’e doğru yürümeye başlarlar. Bir müddet gittikten sonra dana bir şeyden ürküp birden sağa sola kaçamaya başlar. O sırada Ruşen Hoca’da peşinden koşmaya başlar. Yakalamak ne mümkün… Dana koştukça hocam arkasından devam ediyor. Sonunda hayvan yorulup durur ve hemen yakalanır. Bu arada Ruşen Hocam “Sucuk ter” içinde… Üstü-başı toz toprak içinde soluk soluğa kalmıştır. Köylerden taş, kum, kereste gibi inşaat malzemesi bağışlayanlarda olmuştur. Toplanan yardımlar belli bir miktara ulaştıktan sonra şimdiki Çivril Lisesinin (Kılıçarslan A.L) bulunduğu yerde temel atılarak inşaata başlanır. O zamanlarda buralar “Çivril Çayırı“ olarak bilinen büyük, boş bir arazidir.
Pek çok kişinin el emeğini de katarak imece usulü yaptığı okul kısa sürede bitirilir ve “Çivril
Ortaokulu“ adı altında açılıp, eğitimöğretime başlanır. Uzun yıllar hizmet veren Çivril Ortaokulu 1968 yılında liseye dönüştürülür. Adı da “Çivril Lisesi“ olarak değiştirilir. Bu değişimle birlikte Çivril Lisesi 3 yıl ortaokul, 3 yıl da lise olmak üzere aynı binada 6 yıl eğitim veren bir yapıya dönüşür. İlerleyen yıllar da ise aynı bahçe içerisine halen mevcut olan 2 ek bina daha yapılır. İçimizden pek çok kişinin mezun olduğu, çeşitli anılarının bulunduğu bu okulda 1973-1979 yılları arasında ben de okuyup mezun oldum.
Yıllarca eğitimin verildiği ortaokul binası daha sonraki yıllarda yıkılır ve yerine şimdiki Çivril Lisesi binası yapılır. Çivril Lisesinin adı ise 2013 yılında Çivril Anadolu Lisesi, 2014 yılında da Çivril Kılıçarslan Anadolu Lisesi olarak değiştirilir7
Ruşen Bey’in yaptıkları Çivril’in eğitim öğretim hayatına katkılarla sınırlı kalmaz. O, halk yararına neye ihtiyaç varsa hemen onu gidermek için gönüllüdür. Bu anlamda, söz konusu yıllarda şimdiki Çivril Belediye Mezarlığının çevre duvarları yoktur. Bu konuda da Ruşen Bey hemen girişimlerde bulunur. Okul örneğinde olduğu gibi yine halkla temasa geçer, yardımlar toplanır pek çok kişi de işgücü yardımında bulunarak mezarlığın etrafı taş duvarla çevrilir. Bugün hala bu duvarlar mevcuttur. Manevi kızı Gülbahar Kulalı Hanımın belirttiğine göre yetkililer tarafından Ruşen Bey’e yeni yapılan ortaokul binasına adının verileceği söylenmiş fakat daha sonraki süreçte bu gerçekleşmemiştir. Bu duruma gücenen Ruşen Bey tayinini ister ve Sandıklı’nın Kılandıras Nahiyesine (şimdiki adı Karadirek olup 2014’de köy statüsüne dönmüştür) ataması yapılır. Burada da belirli bir süre çalıştıktan sonra İzmir’e tayini çıkar ve Gültepe, Gülçeşme ve Bayraklı’da olmak üzere farklı okullarda çalışmaya devam eder. Çalıştığı bu okullarda o dönemde kenar mahalle okulları olup pek çok altyapı eksikleri vardır. Bu okullarında bahçe duvarlarının, okul çeşmelerinin yapılması için ön-ayak olmuştur.
Hayatını; öğrencilerine, onların insani değerlerle donatılmış aydın, Atatürkçü birer birey olarak yetişmesine adayan bu çalışkan fedakâr üretken insan 1978 yılında, 63 yaşında aramızdan ayrılır. Çivril için, Çivril’inin eğitimi için emek veren, fedakârlık yapan bu güzel insana vefa borcumuzu şimdi ödeyebiliriz. Adını, Çivril’de bulunan bir eğitim kurumuna, kütüphaneye ya da bir parka, caddeye verebiliriz. Böylelikle hem adını yaşatmış hem de vefamızı göstermiş oluruz.
Işıklar içinde uyu değerli insan, sevgili eğitimci Ruşen Bey… Kabrin cennet olsun…
Münir SAYHAN
Öğretmen/Araştırmacı-Yazar

Dipnotlar
1. Kerim Arslan 2021, Sosyal, Siyasal ve Ekonomik yönüyle Çivril, yüksek lisans tezi, s.127-128, Muğla.
2. Münir Sayhan 2018, Milli Mücadelede Çivril, Denizli BŞB. Yayınları. s.37 Denizli.
3. Kerim Arslan, a.g.e.s: 130
4. Gülbahar Kulalı, 1945 doğumlu Pamuk’tan olma Şakir Kızı. Gülbahar Hanım, ilkokul mezunu olup halen İzmir’de yaşamaktadır. Telefon ile söyleşi tarihi: 18 Ağustos 2021.
5. Hasan Karagöz, Süleyman Oğlu, 1933 Sökmen Köyü doğumlu. Emekli ingilizce öğretmeni. Telefon ile söyleşi tarihi: 1 Ağustos 2021.
6. Yücel Güngör, 1936 Çöplü köyü doğumlu. Hamide’den olma, Hasan oğlu, emekli öğretmen. Halen Denizli’de yaşamını sürdürmekte olup, telefon ile söyleşi tarihi: 4 Ağustos 2021
7. Kılıçarslan adının Çivril topraklarında yapılmış olan Miryokefalon Savaşına ithafen verildiğini biliyoruz. Yalnız Selçuklu tarihinde Kılıçaslan adını taşıyan 4 ayrı Sultan vardır. Söz konusu dönemin Sultanı ise II.Kılıçarslan olup 1113-1192 yılları arasında yaşamıştır.
Teşekkür:
Konu ile ilgili bilgilerini benimle paylaşan değerli büyüklerim Hasan Karagöz (1933), Yücel Güngör (1936), Mustafa Erdoğmuş (1950); manevi kızı Gülbahar Kulalı (1945) Hanımefendiye ve bilhassa Gülbahar Hanım’a ulaşmamı sağlayan Emin Ali Kulalı’ya (1933) ve dijital katkı sunan Orkun Niyazi Demirci’ye çok teşekkür ediyorum.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Site Haritası