• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Üyelik Girişi
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.477332.6074
Euro34.596434.7351

15 Temmuz’un Akla Getirdikleri

15 Temmuz’un Akla Getirdikleri

15 Temmuz darbe girişimi ardından ortaya çıkan bilgi ve ayrıntılar bir kez daha kamu yönetiminde liyakat ilkesinin ne kadar önemli olduğunu gözler önüne serdi. Askeriyeden, polis teşkilatından, yargıdan, milli eğitimden ve diğer kurumlardan açığa alınan personel sayısı 70.000’e dayanmış durumda ve bu sayının daha da artacağı tahmin ediliyor. Her ne kadar AKP ve FETÖ’ye muhalif kişilerin de açığa alınanlar arasında bulunduğu yönünde güçlü bilgiler gelse de söz konusu kurumlardan açığa alınan isimlerin çoğunun FETÖ ile ilişkisi olduğu ve bulundukları mevkilere FETÖ ile ilişkileri sonucunda geldikleri çok açık. Ergenekon, Balyoz gibi davalar sonucu askeriyede yer edinip yükselen imam askerler, emniyette cemaatçi yapılanma sonucu göreve gelen ve yükselen polisler, milli eğitimde sınav sorularının çalınmasıyla göreve gelen ve FETÖ’nün siyasi ve sosyal düşünceleriyle eğitim veren eğitimciler bunlara iyi birer örnek kuşkusuz.
Kamu yönetiminde ‘’bir işe en uygun kişinin seçilmesi’’ anlamına gelen liyakat kavramının adam kayırmacılık yada politik atamalarla göz ardı edilip bilgi ve birikimi yeterli olmayan kişilerin önemli mevkilere getirilmesinin devlet aygıtının işlemesinde ne denli büyük problemler ortaya çıkardığını ve topluma ne büyük zarar verdiğini hepimiz yaşayarak tecrübe ettik. Ayrıca bireysel anlamda insanların idealleri doğrultusunda çalışıp, çaba sarf edip, emek verip birilerinin politik düşünceleri ve akrabalık ilişkileri sonucu ortaya çıkan haksızlıklara boyun eğmek , ideallerinden vazgeçmek zorunda kalması bir insanın hayatını çalmaktan başka nedir ki? Bu tip örneklerin istisnalarla kalmayıp yaygınlaşması ise özellikle gençlerde büyük bir umutsuzluğa sebep olmakta, çalışma azmini engellemekte ve toplumun sahip olduğu insan sermayesinin verimli bir şekilde kullanılamamasına sebep olmakta kuşkusuz. Yönetme hakkını elde eden ve devlet aygıtının başında onu kontrol edenlerin sırf siyasi gelecekleri doğrultusunda kontrol ettikleri devlet aygıtına ve yönetme hakkını kendine veren topluma bu denli çok boyutlu zarar vermesi meşru mu? Cevabımız ‘’Değil’’ ise liyakat ilkesinin yönetenlerce dikkate alınıp uygulanmasını talep etmeli, liyakat ilkesinin gerekliliğinin bilincine varmalıyız.
Bu doğrultuda 24 Temmuz’da CHP’nin önderliğinde Taksim Meydanı’nda düzenlenen ve çeşitli siyasi partilere mensup vatandaşların katıldığı Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi’nde okunan Taksim Manifestosu’nda yer alan maddelerden biriyle yazımı sonlandırayım:
‘’ Bu darbe girişimi, Devlet yönetiminin liyakate dayanması gerektiğini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık, akrabalık cemaatçilik, tarikatçılık değil; bilgi, birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Bir başka anlatımla, devleti yönetme yerine devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz… Bu bağlamda devletin yeniden inşası bir zorunluluktur.’’
Zaman ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim, sevgiler.


Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Saat
Site Haritası